Son yıllarda yurdumuz genelinde yağış oranı düştüğü ve bilinçsiz tüketim yaptığımız için Türkiye kuraklık , su kıtlığı ile karşı karşıya kalmış bulunmakta.
Su, canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın %70′ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
İstanbul’da her şeyin son 109 yılda yaşanan 1.5 derecelik sıcaklık artışından kaynaklandığını belirten Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, “İstanbul için kuraklık artık depremden daha büyük bir tehlike. Yakında, iklimsel kaynaklı ölümler görmeye başlayacağız. Son yıllarda İstanbul’da rekor sıcaklar yaşanıyor. Ve bu günlerin yaşanma sıklığı da artıyor. Bu durum için felaket kelimesini kullanabiliriz. Acil olarak 2 saatlik su kesintileri yapmamız lazım.” dedi.
Aşırı sıcaklar, kurak geçen yağmur dönemleri, dolular ve seller büyük bir ekonomik ve sosyal yıkıma neden oluyor. Barajlarda sular tükenmek üzere ve kırmızı alarmlar çalıyor.
Bu pandemi sürecinde en önemli şeylerden biri olan suyu tasarruflu ve bilinçli kullanmak çok önemli. Uzun zamandır su bu kadar gündeme gelmemişti. Pandemi bize suyun önemini bir kere daha hatırlatmış oldu. Biz de bilinçli davranıp, suyu ihtiyacımız kadar kullanmalıyız.
Sektörlere göre su kullanım oranları
Sulama verileri için DSİ, diğer su kullanım verileri için TÜİK verilerinden hareketle Türkiye‘de 2016 yılı itibariyle çekilen suyun %71,3’ü tarımsal sulamada, %18,4’ü sanayide, %10,3’ü içme ve kullanma suyu olarak kullanılmıştır.
√ İstanbul’daki barajların 12 aylık doluluk oranına bakmak için;
https://iski.istanbul/web/tr-TR/baraj-doluluk
Twitter: melisauysals
Instagram: melisauysalls
EDİTÖR NOTU: İstanbul’daki Terkos gölünde yaşanan su seviyesindeki azalma, Bursa İznik gölünde su seviyesinin giderek azalıyor olması ve yine Bursa’da 1980 yılında sulama amacıyla kurulmuş olan Çınarlı göletinin 40 yıl boyunca ilk kez kuruma noktasına gelmiş olması ” türkiye kuraklık gerçeğini ” açıkça ortaya koyuyor.
Halbuki Doğa mesajlarını çok önceden vermişti!
Terkos, İznik ve Çınarlı göletinin dışında; Burdur Gölü, Seyfe Gölü, Eğirdir Gölü, Meke Gölü, Acıgöl, Akşehir Gölü, Yarışlı Gölü, Avlan Gölü, Uyuz Gölü ve Marmara Gölü gibi göllerin kimisinin su seviyelerinde ciddi azalmalar meydana gelirken kimisinin ise tamamen kuruduğuna şahit olmuştuk. Göllerin kuruyor olmasının beraberinde getirdiği ekolojik ve tarıma dayalı ekonomik zararlarını hatırlamak ve hatırlatmak durumundayız.