İyilik ve kötülük hepimizin içinde var olan duygulardır. Hiçbirimiz saf kötü ya da saf iyi değiliz. Yine de çevremizde kötülüğü benimsemiş, insanlara psikolojik ya da fiziksel zarar veren kişiler var.
Peki kötülük engellenebilir mi?
Sosyal insan, çevresindeki uyaranlara da her zaman açıktır. Babasının kötülüğüne şahit ya da maruz kalan çocuk ileride bu davranışı başkalarına yapma eğilimi gösterir. Bu da kötülüğün yayılması demektir. Din ve Felsefenin yüzyıllar boyunca tartıştığı kötülüğün ana nedeni günümüzde tek bir şeyle açıklanıyor: Empati Yoksunluğu!
Empati, karşımızdaki insanın ne hissettiğini anlayabilmemiz; onun yaşadığı duyguları kendimiz yaşıyormuş gibi hissedebilmemizden geçer. Empati yapabilen insan, karşısındaki kişinin yaşayacağı duyguyu bildiği ve kendisine yapılması durumunda ne kadar rahatsızlık vereceğinin bilincinde olduğu için ona zarar vermekten kaçınır. Aynı şekilde iyilik yaparak karşısındaki insanın mutluluğuyla mutlu olmayı bilir. Yani iyilik ve kötülüğü oluşturan en önemli şey empatiye sahip olunup olunmadığıdır.
Empati Nasıl Oluşur?
Empati sinirsel bozukluklardan kaynaklanan bir sorun olmadığı sürece, hepimizin içinde var olan bir duygudur. Ancak bazı çevresel, psikolojik ve genetik faktörler empati duygumuzun körelmesine neden olabilir. Empatiyi oluşturan ilk unsur genetiktir. Genetik saç rengimizden tutun yüzümüzün şekline kadar bizi biz yapan unsurları oluşturur. Peki genetik sadece fiziksel midir?
Genetik fiziksel özelliklerimizi oluşturduğu kadar karakterimizi de oluşturmada etkilidir. Karakterimiz, çevresel uyarılara çok açıktır. Yetiştiğimiz evden okuduğumuz okula kadar her şey karakterimizn oluşmasında bir etkendir. Yine de genetik yatkınlık bizim empatik bir insan olup olmadığımızı etkiler. Genetik varyasyonlar, bazı kişilerin yüzünü; ifadelerini tanıyabilmemizi ve ona karşı samimi duygular beslememizi, düşük saldırganlık ile ilgili bir enzimi daha fazla miktarda üreterek sağlıyor.
Bir diğer etken ise şüphesiz psikolojidir. Her çocuk masum doğar. Ancak onların yaşadığı duygu eksikliği empati yoksunluğuna neden olur. Aynı şekilde sağlıklı bir ailede yetişmiş çocukların sağlıklı düşünce tarzları empati duygusunu ortaya çıkarır. Psikolojide iyilik ve kötülük bir zincir olarak görülür. Kötülük kötülüğü, iyilik ise iyiliği doğurur. Empati ile yaklaştığınız çocuklarınız dünyaya yine empati ve iyilikle karşılık verecektir. Bunun farkına varıp ona göre yaşamak ve davranmak dünyayı daha empatik ve iyilik dolu yapacaktır.
Sosyal duygular hepimizin ortak olarak hissettiği ağlamak, sinirlenmek, gülmek gibi duygulardır. Karşımızdaki insanın sosyal duygular göstermesi ona karşı empatiyle yaklaşmamıza yardımcı olur.
Empati Ve Beyin
Empati duygusu sadece kalbimizle değil, kendimizle ilgili her konuda bizi yöneten beynimizle de ilgilidir. Beynimizin amigdala kısmı öğrenilmiş duygusal tepkilerle ve huzursuzluk yaratan uyaranların işlenmesiyle ilgili bölümü yönetiyor. Empatik insanların beynin amigdala kısmında daha fazla sinirsel aktivite oluştuğu gözleniyor. Beynimizin çeşitli loblarında empatiye olanak sağlayan yerler bulunuyor. Örneğin: Somatosensoreyel korteksimiz, insanların fiziksel acılarına duygusal olarak tepki vermemizi sağlıyor. Prefrontal korteks ise konuştuğunuz, tartıştığınız kişinin bakış açısından görmenizi sağlıyor. Empati tam olarak beyinsel aktivite olup beyinde oluşan sorunlar empati yapamamamıza neden olabilir.
1848’ de demiryolu inşaatında çalışan Gabe, normalde insanlara karşı sevecen, iyi niyetli, empatik bir insandı. Ta ki inşaatta meydana gelen kazaya kadar…
Kaza sonucu beyninin sol frontal lobuna demir çubuk saplanmıştı ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Çubuk çıkarıldıktan ve Gabe iyileştikten sonra davranışlarında ciddi değişiklikler olmuştu. Artık o eski sevecen hallerinin yerine empati yoksunu bir adam olmuştu. Bu da empatinin beyinsel bir aktivite olduğunun kanıtıdır.
Empati Nasıl Aşılanır?
Özellikle küçük yaştan itibaren çocukları iyi bir şekilde eğitmek onlara empati duygusunu öğretmek çocuğun ilerideki hayatta iyi ve sağlıklı bir birey olmasına katkı sağlar. Zaten içimizde var olan bu duyguyu açığa çıkarmak düşündüğünüz kadar zor değil.
Empati duygumuzu geliştirecek etkinlikler mevcuttur. Örneğin, bana çok önemli şeyler kattığını düşündüğüm Karanlıkta Diyalog etkinliği. Bu etkinlikte ilk önce aydınlık bir koridorda yürümeye başlıyorsun ve koridor gittikçe karanlıklaşıyor. Bir baston ve görme engelli bir rehberle birlikte etkinliğe başlıyorsunuz. İlerledikçe tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi farklı ortamlara giriyorsunuz: park, liman, manav… Bu deneyim empati duygumuzu açığa çıkarma, görme engellileri anlama ve inanılmaz bir saygı duymamıza yardımcı oluyor.
Kitap okumak da empati öğesinin ön planda olduğu bir hobidir. Kitap okurken okuduğumuz kişinin duygu ve düşüncelerini anlarız. Hatta kitabın içindeki karakter artık biz oluruz. Kitabın hayatımızdaki katkıları yadsınamaz bir gerçek.
Sosyal sorumluluk çerçevesinde kaleme alınan “Sessizlikte Kaybolmayın Diye” projesi 8-10 yaş grubu çocuklara yönelik, işitme engellilerin farkındalığını arttıracak kitaplar yayınlandı. Kitaptan edinilen gelirlerle de işitme engelli çocuklara işitme cihazı alınacak. Benim de içinde bulunduğum bu sosyal sorumluluk projesine katkıda bulunmak bir çocuğa ses olmak için e-posta yoluyla benimle iletişime geçebilirsiniz.
Karşınıza empati yapabilen, iyi insanlar çıkması dileğiyle…
Kaynak:
101bilgi.com, psychalive.org , Scontent